21 Aralık 2012

ANGARA BEBESİ OLMAK



Ben doğma büyüme bir Ankaralı olarak Ankaralı olmanın nasıl bir şey olduğunu kendi yaşanmışlıklarımla dile getirmek istedim. Her insan memleketini sever. Tabi benim baba tarafım Güdül’ü ve ben bundan pek haz etmiyorum neden diyeceksiniz nedeni şu ki neymiş efendim Güdüllüyle yılanı bir çuvala koymuşlar yılan beni kurtarın demişmiş. Bak sen. Evet  soruyorum şimdiye kadar hanginizi soktum yılan gibide bu tabir kullanılıyor. Tamam kabul etmek lazım Güdüllüler çok uyanık geçinen insanlar olabilir Ulus meydanında 1 liraya aldığınız 12 tane pili size bu gavur malı çok iyi marka o yüzden 10 lira diye Güdül merkezde sizi kandırmaya da çalışabilir ama bir Güdüllü bir Güdüllüyü ki benim babamı asla kandıramaz. Misal Güdül erkekleri çok inattır ve buna Güdül inadı denir. Şimdi beni tanıyanlar diyecek ki babana çekmişsin evet ve çok kindarlardır. Bide paragözler babam bu kısma çekmemiş paragöz olsaydı belki şu an başka şartlarda hayatını ikame ettirirdi. Neyse baba tarafı böyle anne tarafıma gelince Kızılcahamam. Annemin tarafına hacı hoca takımı çok bulunur ama maalesef bu hacı hocalar Yeşilçam filimlerin de ki hoca takımı ayağından hani gelip mevlüt okuduktan sonra cebini gösteren takım. Yeşilçam filimleri de zaten hacı ve hocaların hepsi böyle imajını vurgulamak ve insanların dinlerinden soğumasını sağlamak amacıyla bilinçli yapılan bir durum olsa da o konuyu başka sefer işleyelim.  Eşim Gölbaşılı sonuç her yerden ANGARALIYIK.

Ankara’yı birçok insan sevmez, Ankara’nın havası gibi yüzü de soğuktur. Çok ciddi bir cehresi vardır. Belki de Başkent oluşu, memur şehri oluşundandır. Mesela Osmanlıdan kalma camileri yoktur. Belki de vardır ama yıktırılmış yada yıkılmaya terk edilmiştir. Bu konuda bilgim yok benim bi bildiğim Hacı Bayram Cami vardır ki ruhunuzun teneffüs ettiğini hissettiğiniz tek yer belki de orasıdır. Kokusu misk-i amberdir. Şükür restore edildi de biraz daha ilgi arttı. Yapay gölleriyle meşhurdur. E deniz vardı da biz mi yüzmedik. Denizi olmayan memlekette yüzmeyi bilmemek normal. Bi Güdül çayı maceram var ama anlatmayayım. Tek hatırladığım babamın onca uğraştan sonra tek bir tane balık yakaladığı ve onu da benim yediğim. O zaman ilkokuldaydım galiba. Görüp göreceğimiz buydu Güdül’dan nasibimiz bu kadarmış.


Harikalarla dolu bir diyarımız var ki evimiz on dakika uzaklıkta olmasına rağmen açıldıktan nice sonra gittim ya benim gençliğim biraz daha farklı yerlerde geçtiği için şükür cennet bahçelerimiz çoktu oralara takılıyorduk. (Cennet bahçeleri Allah'ın anıldığı yerler.) Olsun genede üniversite bunalımında çok turlamışızdır Tülinimle.



Şimdi bide bebe kültürümüz var. Ben ilk defa Ankara’dan çıktım. Anadolu’nun masum kızı Trakya’ya okumaya gider… Ve hikaye burada başlar. Benimle dalga geçtiler. Neymiş ben erkeklere bebe diyormuşum. Allah Allah ne diyecektim. Çocuklara da bebe diyormuşum.  E ne var ki bunda tabi Ankara dışında bi yere gitmediğimiz için şimdiye kadar kimse farketmemişti. Çünkü herkes Angaralıydı. Bebe kelimesini bu kadar çok kullandığımı orada anladım. Neymiş e harfi ve n harfi yanyana gelince uzatıyormuş Anadolu insanı. Ben kahvereeengi diyormuşum. Duru kulağını çınlatıyorum. Oda arkadaşım Duru çok gülerdi ben konuşunca. Neyse bebe demekten vazgeçmedim bu benim kültürüm sonuçta. Bide oyun havası kültürü. Babam bana ilk defa telefon aldı 1100 hiç unutmam KVK’dan çıktık. Meryem ona  misket yüklesene dedi. Ya baba telefon benim misketi ne yapayım. Neymiş telefonum misket çalacakmış . Düşünsenize derste açık unuttuğumu.



Oy farfara farfara
Ateş de düşmüş şalvara
Ağzım dilim kurudu
Kız sana yalvara yalvara…..Haydaa

Ya benim imajı bi düşünsene Maltepe Dershanesi’nde rehber öğrencilik yapıyoruz güya benim tel nasıl çalıyor. Bide maalesef ki bizim oyun havalarımızın hepsi müstehcen. Tabi  bunu bilmiyordum. Sonradan öğrendim. Eşim sağolsun sürekli seymen fm dinlettiği için oyun havası dinleyen Ankara kızı moduna girdim. Hayatımda hiç bu kadar çok dinlememiş  ve söylememiştim. İşte gerçek şu çünkü hiçbir bayan erkeği değiştiremez, ama erkek değiştirir, kültürünü empoze eder, belki kadında erkeği sindirir. Neyse oğlum bile kapı gıcırtısına oynar oldu. Geçen gün ufo ufo diye şarkı söyleyip saz bile çalıyordu gerisiniz siz düşünün.

Herşeye rağmen Ankara candır. İstanbul gibi kalabalık değildir. Şaşası yoktur ama içinde öyle güzel insanlar vardır ki orayı güzel yapar. Kim ne derse desin memleket ayrı kokar.

Hiç yorum yok: