Ben doğma büyüme bir Ankaralı olarak
Ankaralı olmanın nasıl bir şey olduğunu kendi yaşanmışlıklarımla dile getirmek
istedim. Her insan memleketini sever. Tabi benim baba tarafım Güdül’ü ve ben
bundan pek haz etmiyorum neden diyeceksiniz nedeni şu ki neymiş efendim
Güdüllüyle yılanı bir çuvala koymuşlar yılan beni kurtarın demişmiş. Bak sen.
Evet soruyorum şimdiye kadar hanginizi
soktum yılan gibide bu tabir kullanılıyor. Tamam kabul etmek lazım Güdüllüler
çok uyanık geçinen insanlar olabilir Ulus meydanında 1 liraya aldığınız 12 tane
pili size bu gavur malı çok iyi marka o yüzden 10 lira diye Güdül merkezde sizi
kandırmaya da çalışabilir ama bir Güdüllü bir Güdüllüyü ki benim babamı asla
kandıramaz. Misal Güdül erkekleri çok inattır ve buna Güdül inadı denir. Şimdi
beni tanıyanlar diyecek ki babana çekmişsin evet ve çok kindarlardır. Bide
paragözler babam bu kısma çekmemiş paragöz olsaydı belki şu an başka şartlarda
hayatını ikame ettirirdi. Neyse baba tarafı böyle anne tarafıma gelince
Kızılcahamam. Annemin tarafına hacı hoca takımı çok bulunur ama maalesef bu
hacı hocalar Yeşilçam filimlerin de ki hoca takımı ayağından hani gelip mevlüt
okuduktan sonra cebini gösteren takım. Yeşilçam filimleri de zaten hacı ve
hocaların hepsi böyle imajını vurgulamak ve insanların dinlerinden soğumasını
sağlamak amacıyla bilinçli yapılan bir durum olsa da o konuyu başka sefer
işleyelim. Eşim Gölbaşılı sonuç her
yerden ANGARALIYIK.
Ankara’yı birçok insan sevmez,
Ankara’nın havası gibi yüzü de soğuktur. Çok ciddi bir cehresi vardır. Belki de
Başkent oluşu, memur şehri oluşundandır. Mesela Osmanlıdan kalma camileri
yoktur. Belki de vardır ama yıktırılmış yada yıkılmaya terk edilmiştir. Bu
konuda bilgim yok benim bi bildiğim Hacı Bayram Cami vardır ki ruhunuzun
teneffüs ettiğini hissettiğiniz tek yer belki de orasıdır. Kokusu misk-i
amberdir. Şükür restore edildi de biraz daha ilgi arttı. Yapay gölleriyle
meşhurdur. E deniz vardı da biz mi yüzmedik. Denizi olmayan memlekette yüzmeyi
bilmemek normal. Bi Güdül çayı maceram var ama anlatmayayım. Tek hatırladığım
babamın onca uğraştan sonra tek bir tane balık yakaladığı ve onu da benim
yediğim. O zaman ilkokuldaydım galiba. Görüp göreceğimiz buydu Güdül’dan
nasibimiz bu kadarmış.
Harikalarla dolu bir diyarımız var ki
evimiz on dakika uzaklıkta olmasına rağmen açıldıktan nice sonra gittim ya
benim gençliğim biraz daha farklı yerlerde geçtiği için şükür cennet
bahçelerimiz çoktu oralara takılıyorduk. (Cennet bahçeleri Allah'ın anıldığı
yerler.) Olsun genede üniversite bunalımında çok turlamışızdır Tülinimle.
Şimdi bide bebe kültürümüz var. Ben
ilk defa Ankara’dan çıktım. Anadolu’nun masum kızı Trakya’ya okumaya gider… Ve
hikaye burada başlar. Benimle dalga geçtiler. Neymiş ben erkeklere bebe
diyormuşum. Allah Allah ne diyecektim. Çocuklara da bebe diyormuşum. E ne var ki bunda tabi Ankara dışında bi yere
gitmediğimiz için şimdiye kadar kimse farketmemişti. Çünkü herkes Angaralıydı.
Bebe kelimesini bu kadar çok kullandığımı orada anladım. Neymiş e harfi ve n
harfi yanyana gelince uzatıyormuş Anadolu insanı. Ben kahvereeengi diyormuşum.
Duru kulağını çınlatıyorum. Oda arkadaşım Duru çok gülerdi ben konuşunca. Neyse
bebe demekten vazgeçmedim bu benim kültürüm sonuçta. Bide oyun havası kültürü.
Babam bana ilk defa telefon aldı 1100 hiç unutmam KVK’dan çıktık. Meryem ona misket yüklesene dedi. Ya baba telefon benim
misketi ne yapayım. Neymiş telefonum misket çalacakmış . Düşünsenize derste
açık unuttuğumu.
Oy farfara farfara
Ateş de düşmüş şalvara
Ağzım dilim kurudu
Kız sana yalvara yalvara…..Haydaa
Ya benim imajı bi düşünsene Maltepe
Dershanesi’nde rehber öğrencilik yapıyoruz güya benim tel nasıl çalıyor. Bide maalesef
ki bizim oyun havalarımızın hepsi müstehcen. Tabi bunu bilmiyordum. Sonradan öğrendim. Eşim
sağolsun sürekli seymen fm dinlettiği için oyun havası dinleyen Ankara kızı
moduna girdim. Hayatımda hiç bu kadar çok dinlememiş ve söylememiştim. İşte gerçek şu çünkü hiçbir
bayan erkeği değiştiremez, ama erkek değiştirir, kültürünü empoze eder, belki
kadında erkeği sindirir. Neyse oğlum bile kapı gıcırtısına oynar oldu. Geçen gün
ufo ufo diye şarkı söyleyip saz bile çalıyordu gerisiniz siz düşünün.
Herşeye rağmen Ankara candır. İstanbul gibi kalabalık
değildir. Şaşası yoktur ama içinde öyle güzel insanlar vardır ki orayı güzel
yapar. Kim ne derse desin memleket ayrı kokar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder