06 Kasım 2012

Yahudi Ürünlere Son Biobellinda'ya Evet





 Eylül ayında tanışmış olduğum Biobelinda ürünleri gerçekten hem kendi ihtiyaçlarınızı daha ucuza almanıza hem satış yaparak kar sağlamanıza hem de grup kurarak prim kazanmanıza yardımcı olan bir sistem. Bu ürünler doğal olmanın yanı sıra anti-alerjan olmaları bakımından diğer ürünlerden ayrılmakla birlikte %100 Türk Malı olması dolayısıyla hem kişisel olarak size ve ülkemize katkı sağlamaktadır. 


Biobellinda ürünlerine benzer birçok organik ürün farklı adlarla piyasada satılmakta yalnız müslüman kardeşlerimiz gizli bir yahudi olan amerikan şirketlerine para kazandırdıklarını bilmemektedirler. Evlerimizde kullandığımız Omo, Airel(ki İsrail Başbakanının adıdır), Çif, Persil, Tursil, Yumoş, Calgon... Ürünler sürer giderken biz Filistin'e ağlarken bizim cebimizden çıkan parayla kurşun atılan müslüman kardeşlerimizi düşünelim ve sadece biobellinda için değil diğer Türk malı ürünleri kullanmaya gayret edelim. Ben 9 yıldır Coca Cola içmeyen biri olarak hiç bir yerimden bir şey kaybetmedim sanırım sizlerde Türk Malı ürün kullanarak temizliğinizden ve bembeyaz çamaşırlarınızdan birşey kaybetmezsiniz. İstediğiniz tüm temizlik malzemelerine ulaşabileceğiniz Biobellinda sizlere her yönden kazanç sağlayacaktır hem maddi hem manevi.


Benim gibi hem evden çalışayım ev ekonomisine katkım olsun, hem de Yahudi ürünleri kullanmayım diyorsanız mutlaka Biobelinda’yı deneyin derim. Ben 3 aylık tecrübemle şimdiye kadar hiçbir ürünümden şikayet almadım ve memnuniyetle kullanmaktayım. Üye olmak ve kazanç fırsatlarından yaralanmak isteyenler rahatlıkla bana biltekmeryem@gmail.com adresinden ulaşabilirler.

Neyin Kafası Bu Gidiş



Her zaman içinde bulunduğum ortamdan ne kadar memnun olduğum hakkında cümleler kurmuşumdur. Öyle bir ortam ki bizim ki fanus içinde yaşadığımızı ve korunduğumuzu başka ortamlara çıkınca hissediyorum. Dünya mentalitesine göre az çok okumuşluğum birçok şehir gezmişliğim var dışarıdan bakıldığında kısaca okumuş bir insan olarak tasfir edilen ben farklı kesim insanlarla tanışmış hatta iç içe yaşamış olmama rağmen hala şaşkınlıkla gözlemlediğim olaylarla karşılaşabiliyorum. Öyle ki şaşırmış olmama şaşırdığım haller bile yaşadım.

          
  Örnek verecek olursak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı olması hasebiyle elimde olmayan nedenlerle Beşiktaş mevkine gittim. Buraya kadar normal sonrası kendimi Cumhuriyet mitingi ve Kenan Doğulu konseri içinde bulmuş olmam hayli acıklıydı. Düşünün Feraceli pür tesettürlü bir hatun, elinde Chp bayraklarıyla gezen kendini modern atfeden ama Yüzüncü Yıl Marşı’nı söylemeden konserden dağılan bir guruhun içerisinde. Sonuç oğlumla sahilde oturalım dedik. Sahil alabildiğine çağdaş, bakımlı, küçük büyük tekil, çiftil (çiftil diyorum birbirine yapışık ikizler misali oturan gençlerimizi kastediyorum.) insanlarla dolu. Hepsi Cumhuriyetimizi ellerinde şişeler şerefe kaldırarak kutluyorlar. Eminim bu günlerin yaşanacağını bilselerdi ecdad o kutsal kanlarını dökmezlerdi vatan toprağına. Kurtuluş Şavaşı’nda kan döken şehitlerimizin amacı neydi. 60 yaşında ismini bilmediğim o teyzelerin ilim sahibi evlatlar yetiştirmek yerine, elinde içkiyle sahilde oturmasını görmek olmasa gerek. Amaç – sonuç ilişkisinde sınıfta kalınan bir savaş. Ne acı Vatan, Millet, Sakarya sevdalıları gördüm, ellerinde içkiyle kutsal bir savaşın getirdiği özgürlüğü kutlayanlar neyin kafasını yaşamaktalar. Tarihlerini ne kadar bilmekte ve dini için kapanan, sakal bırakan insanları hor gören bu insanlar nelerine bu kadar güvenmekte kiminle aşık atmaktalar.


            O günkü gözlemlerimle hissettiklerim şu ki, her gün böyle ortamları görmek zorunda kalsam haşa Mehdi(a.s)’ın ineceğinden şüphe duyarım. Gökten taş yağacak diye bir deyim var ya yağmamasına bir kez daha şaştım ve şükrettim. İyi ki bir Gül Sultan günahımıza, acizliğimize bakmadan kapısına almış. O olmasa ne olurdu halimiz bilmiyorum ve binlerce şükrediyorum ki Müslüman bir anne babadan doğup Müslümanlığımı öğrenecek kapılarla tanışmışım. Rabbim tüm Müslümanlara hakiki mümin olmayı nasip etsin, Amin, Amin,Amin.